
Yas denildiğinde ilk akla gelen sevilen bir kişinin ölümü olsa da yasın birçok farklı sebebi olabilir. Boşanmış aile çocukları, sevgilisinden ayrılan ergenler, ölümcül bir hastalığa yakalananlar, işini, statüsünü kaybedenler, evcil hayvanını kaybedenler, madde bağımlılığından kurtulmaya çalışanlar yas sürecine girebilirler. Kaybedilen her ne olursa olsun yas, yaşanılarak tamamlanması gereken normal bir süreçtir.
İsviçreli psikiyatr Elisabeth Kübler-Ross, 1969’da yayımlanan Ölüm ve Ölmek Üzerine adlı kitabında yasın beş evresi olduğundan söz eder: İnkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Ölümcül hastalıklara yakalanmış kişilerin hangi ruhsal aşamalardan geçtiğini gözlemleyerek geliştirildiği bu model, yıllar boyu bilim çevrelerince eleştirilmiştir. Oysa ki Kübler-Ross, kendi modelinin yanlış okunmasının önüne geçebilmek için, bu beş evrenin lineer olmadığını, herkesin yas sürecini farklı şekillerde deneyimleyebileceğini belirtmiştir. Bu bakımdan, yas sürecinin kişiden kişiye değişkenlik gösterebileceğini unutmamak gerekiyor. Örneğin, yas tutmaya pazarlık evresinden başlayarak kendinizi öfke, ve ardından inkâr evresinde bulabilirsiniz. Hatta diğer evreleri yaşamaksızın, aylarca tek bir evrede takılı kalabilirsiniz de.
Günümüzde Kübler-Ross’un yas modeli göz önüne alınarak, yaşadığımız kayıp hikayelerinde çoğu insanın bu aşamalardan geçtiği varsayılıyor. Yas uzmanı David Kessler, geçtiğimiz yıl Harvard Business Review dergisine verdiği röportajda bu evreleri pandemi sürecine şu şekilde uyarlamıştı:
“Başlangıçta bolca inkâr oldu: Bu virüs bizi etkilemez. Sonra öfke geldi: Beni evde kalmaya zorluyor, hareketlerimi engelliyorsunuz. Pazarlık evresinde: Tamam, eğer sosyal mesafe kuralına iki hafta uyarsam her şey yoluna girecek, değil mi? Ardından üzüntü başladı: Bu ne zaman bitecek bilmiyorum. Sonunda kabullenme aşamasına varıldı: Bunlar oluyor, nasıl yol alacağıma bakmam lazım. Tahmin edeceğiniz gibi güç, kabullenmede yatıyor. Kabullenme ile kontrolü ele geçirdiğimizi düşünüyoruz. Ellerimi yıkayabilirim. Sosyal mesafe uygulayabilirim. Sanal ortamda nasıl çalışacağımı öğrenebilirim.“
Şimdi gelin Kübler-Ross’un yas modelini yakından inceleyelim:
İnkâr
Önceki hayatınız ansızın değişti, şoktasınız…
İnkâr evresinde aktüel gerçeklikten uzaklaşarak arzulanan gerçekliğinizi yaşarsınız. Genellikle ayrılık ve ölüm durumlarında kaybettiği kişi ile eski alışkanlıkları sürdürme gözlenebilir; kaybedilen kişiye telefon etme, yemek masasına onun için de tabak koyma, alışveriş yaparken onu da düşünerek bir şeyler alma gibi… İlginç bir şekilde, bu tip bir gerçeklikten kopma ve şok hali sizin kayıpla baş etmenize yardımcı olur. Kaybın ilk etapta size vereceği dayanılmaz acıyı hafifletmeyi ve zamana yaymayı sağlar. Zaman geçtikçe inkâr ile şokun rengi soluklaşır ve yas sürecinin bir sonraki aşamasına geçilir.
İnkâr evresine örnekler:
Ayrılık, boşanma: “Sadece bana sinirli. Yarın aramızdaki her şey düzelecek.”
İş kaybı: “Bir yanlış anlaşılma oldu. Bu hafta beni arayacak ve ofiste bana ihtiyaçları olduğunu söyleyecekler.”
Ölüm: “O gitmedi ki. Her an şu köşeden çıkabilir.”
Ölümcül hastalık teşhisi: “Böyle bir şey yok. Test sonuçları yanlış.”
Öfke
Arzulanan gerçekliğinizden çıkarak aktüel gerçekliğe geri döndünüz…
Aslında insanlarda öfkenin sağlıksız bir duygu olduğuna dair ortak bir kanı olsa da, öfke duygusunun yas sürecinde oldukça gerekli ve yapıcı bir duygu olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsanız bu evrede yaşanan öfke sizin gerçeklikle aranızda bir köprü işlevi görür, çünkü öfkeniz insanlara yönelir. Bu nedenle öfkeyi gerçekten yaşamak için kendinize izin verin. Öfke döngüsüne girdiğinizi, sonsuza kadar böyle kalacağınızı düşünebilirsiniz, ancak öyle olmayacak. Tıpkı inkârda olduğu gibi, öfkeniz de silinecek.

Öfke evresine örnekler:
Ayrılık, boşanma: “Ondan nefret ediyorum! Beni terk ettiğine pişman olacak!”
İş kaybı: “Bunlar berbat yöneticiler! Umarım hepsi başarısız olur.”
Ölüm: “Kendine biraz dikkat etseydi böyle olmazdı.”
Ölümcül hastalık teşhisi: “Tanrı bunun neresinde? Böyle bir şeyin olmasına nasıl müsade eder!”
Pazarlık
Acınızla pazarlığa başladınız…
Bu evrede, acıdan kurtulabilmek için boş umutlara tutunabilirsiniz. Geçmişe öyle çok özlem duyar ve kayıptan önceki günlere geri dönmeye çabalarsınız ki, bunun için koca koca sözler vermeye hazırsınızdır. Pazarlıkta insanlarda genellikle kendini suçlama devrededir. Durmadan “ya şöyle olsaydı” dediğiniz bir sürece girersiniz. “Evden 5 dakika önce çıkmış olsaydım bu kaza olmayacaktı.”, “Onu altı ay önce doktora gitmeye ikna etmiş olsaydım, kanser bu kadar ilerlemezdi.”. Bunun gibi kişi kendisiyle, çevresiyle ya da dualar aracılığıyla Tanrı ile pazarlık etmeye çalışabilir.
Pazarlık evresine örnekler:
Ayrılık, boşanma: “Ona daha çok vakit ayırabilseydim gitmezdi.”
İş kaybı: “Birkaç haftasonu daha mesai yapsaydım, kıymetimi anlarlardı.”
Ölüm: “O gece, kazadan önce ona telefon etmiş olsaydım hâlâ burada olurdu.”
Ölümcül hastalık teşhisi: “Doktora önceden gitmiş olsaydık hastalığı durdurabilirdik.”
Depresyon
Onu gerçekten kaybettiniz…
Kaybın gerçek olduğunun farkına vardığınızda ise boşluk hisleri başlar. Bu evrede, sosyal ortamlardan uzaklaşılır, uykular düzensizleşir, iştah bozulur, öz bakıma önem verilmez. Elbette yaşanan depresyonun şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak tıpkı öfkede olduğu gibi depresyon evresinin de yaşanması önemlidir. Çevreye “Durumdan hiç etkilenmedim, iyiyim.” mesajı vermek ilerleyen zamanlarda kişi için çok daha zorlayıcı olabilir.
Depresyon evresine örnekler:
Ayrılık, boşanma: “Onsuz ne anlamı var ki.”
İş kaybı: “Bundan sonra nasıl devam edeceğimi bilmiyorum.”
Ölüm: “Ben onsuz ne yaparım?”
Ölümcül hastalık teşhisi: “Hayatım korkunç şekilde sona erecek.”
Kabullenme
Kübler-Ross modeline göre yasın son evresi kabullenmedir. Tabi burada “Evet eşim öldü.” demek yerine “Eşimi kaybettim ama iyi olacağım.” şeklinde bir kabullenmeden söz ediliyor. Bu evrede duygular daha dengelidir, gerçekliğe dönülmüştür artık. Bu kayıpla yaşayabileceğinizi fark edersiniz. Kabullenmiş olmanız her gün mükemmel hissedeceğiniz anlamına gelmez. Bazı günler iyi, bazı günler kötü geçebilir, sonraki gün yeniden iyi hissedersiniz. Çünkü yas sürecinin bitmiş, kaybın kabullenilmiş olması kişinin artık bu konu hakkında hiçbir şey hissetmeyeceği, bunu tamamen unutacağı anlamına gelmez. Aksine kaybedilen kişi ya da durum hayat boyu hatırlanacak ve anısı zaman zaman acı verecektir.
Kabullenme evresine örnekler:
Ayrılık, boşanma: “Sonuç olarak en doğrusu ayrılmaktı.”
İş kaybı: “Kendime yeni bir yol çizebilirim.”
Ölüm: “Onunla çok güzel yıllar geçirdiğim için çok şanslıyım, her zaman anılarımda yaşayacak.”
Ölümcül hastalık teşhisi: “Hala zamanım var, son günlerimde istediğim şeyleri yapacağım.”
Yasın süresi konusunda bir fikir birliği yoktur. Kaybedilen kişi ya da durumla ilgili aşırı uğraş ve buna eşlik eden yoğun bir üzüntü halinin hakim olduğu, kişinin işlevselliğinin bozulduğu ve normal yaşantısına dönemediği, bir yılı aşkın durumlarda patolojik yastan söz edilebilir ve tedavi gerektirir.
https://www.psycom.net/depression.central.grief.html
https://www.psikonet.com/yas_nedir-241.html
https://www.healthline.com/health/stages-of-grief#bargaining